Başlığa bakınca bir koltuk takımı ya da yataktan bahsedeceğimi sanmayın zira Günümüz insanlarının “konfor alanlarından çıkma korkusundan bahsedeceğim size.

Öncelikle hatırlamamız gerekir ki bu hayatta yalnızca annenizi konfor alanınızdan çıkmadan severseniz sevmeye devam edilirsiniz.Bunun dışında iş hayatında ve özel hayatlarımız da uzun vadede böyle şansımız yok.

İnsanlar her zaman şunu isterler:hali hazırda bulunan yaşam tarzlarında var olan şekil bozulmadan içine dahil olunsun.Bu sırada dahili beklenen kişinin de bir yaşamdan geldiği kendisinin de var olan bir konforu olduğu unutulur ya da önemsenmez.

İnsanoğlu malesef alıştırıldığı herneyse bunu bir süre sonra normal kabul eder ve olması gereken gibi görür.Siz birilerine ne kadar çok sunar ve emek verirseniz ,bir süre sonra olması gereken bu olarak algılar ve yaptıklarınızı birer artı ve özveri olarak görmekten vazgeçerler.

İşin kötü yanı şu ki : gün gelip devranın dönmesini beklediğinizde çoğu zaman anormal ya da karşılanması olası olmayan talepler olarak adledilir.Ek olarak ,Bu kişilere çaba sırasının kendilerinde olduğu hatırlatıldığında görev size yapışık olduğu için talepleriniz ilginç ve yersiz bulunabilir.

Bu kişilerin sizi sevmediğine ,ancak ve ancak kendi konfor alanlarında ki yapışık görevinize devam ederseniz sevebileceklerine emin olabilirsiniz.

Bu yazıyı okuyan 30 yaş öncesi biriyseniz dediklerimden birşey anlamayacaksınız.Çünkü henüz renkleriniz pastel ağırlıklı.Hep de öyle kalmasını dilerim….Ancak unutmayın sevgiden emin olmak diye birşey yoktur aynı sevilmediğinizden emin olmak gibi.Her ikisini de hissediyor olmanız bilmeniz kadar yeterli.

Sevgiyle kalın…


Yorum bırakın